31 Ekim 2010 Pazar

3 gündür naptık :)

3 günlük tatilin özeti ile karşınızdayım, tahmin ettiğim gibi, temizlik, temizlik, temizlik ve yemek, yemek, yemekle geçti :))

Bir yandan çorba içip, bir yandan postu yazıp, bir yandan da tvde düzgün bir müzik bulmaya çalışmaktayım. Ayrıca yarın işe gidecek olmanın verdiği bir psikolojik baskıyı da yaşamaktayım, hadi bakalım hayırlısı:)

Cumadan başlayalım. İşe gitmeme münasebetiyle kahvaltıya kaynım - eltim :), Sevgi (minik kızları) ve kayınvalidemi çağırdım (kayıpederim şehirdışındaydı)

Buyrun kahvaltıya :)

Bunlar çiçekli kahvaltılık takımlarım :) Sosis gibi olanlar peynir :) Murat Bey'in fesleğenli-domatesli peyniri, çok severimde  fesleğeni :)



Kırmızılı yumurta ise biber salçalı yumurta :) Eltim Antepli de, Antep'ten gelen güzel biber salçalarından bana da veriyor :) Kocim yumurtayı salçalı seviyor. (ben pek sevmemde :) Urfa ve Antep biber salçasıyla çok güzel oluyor. Küçük tavadakide, "peynir paçası" diyorlar. Kocim Elazığ'lı, kayınvalidem köyden almış, bu peynirden "peynir paçası" diye bir şey yapıyouz. Tavaya biraz yağ konuyor, küçük kesilmiş köy peyniri ekleniyor, biraz çevrilip su konuyor (yerken de sulu olacak), toz kırmızı biber ekleniyor. Kocim sarımsak sevdiği için bir de 1 diş sarımsak rendeliyoruz. Süper bir peynir oluyor :) Suyuna bandırmak için yöresel bir baharat karışımı da var sofra ama tek açısan çekince o çıkmamış :))

Birde 2 yufkayla tava böreği yaptım. 1yumurta, süt, sıvı yağı çırptım, büyük tavaya 1 yufka serdim,kenarları sarkıyor tavandan, içine biraz bu sıvıdan koydum, 2. yufkayı parçalayıp bu sıvının için attım, çok az beklettikten sonra 1. yufkanın üstüne bu soslanmış, parçalanmış yufkalar ve biraz peynir peynir koyup kenardan sarkan yufkaları üstüne kapatım, alt-üst pişirdim. Su böreği gibi, süper oluyor :)

Zeytinyağı ise, bizim sofralarımızın vazgeçilmezidir. İçine Assos'tan alınan kekik, kayınvalidemin köyden getirdiği kuru nane, fesleğen, 3 damla da limon sıktım. Zeytinyağımız da zeytinimiz (yağlı sele) de anne-babacığımın zeytinliklerinden :)

Geçenlerde yasamsalganimetler'in blogunda gördüğüm yalancı krem karameli denedim. Sonuç muhteşem! Mutlaka deneyin, tavsiye ederim, herkese bayıldı valla. yasamsalganimetler'e burdan da teşekkür ederim :)

Kabından çıkarken heycanlı anlar :))



Ve muhteşem tad. Allah'ım çok güzeldiii :)




Tarif için buyrun

Bu sabah da büyük kaynıma (kaynım demek ne komik :)) Yani Anadolu yakasında bize uzakkk bir semte gittik. Evet ailecek :) Küçük hanım Sevgi'yi de sayarsak 7 kişi bir arabada! Evet fark etmişisinizdir arabaya doluşmadan bir yere gidemiyorum ben, illa kapasite üstü olacak :) İşte bu da kalabalık hayatın bir sonucu :)

Giderken giydiklerim,


Doğumgünümde gelen yarım hırka, kalın kalın :) Eşarbımda ablamın aldığı siyahlı, koyu pembeli eşarptı.


Bu kolyem, 3 - 4 yıl önce Nişantaşı'nda bir mağazadan almıştım ama hiç hatılamıyorum adını.



Kahvaltı masasını güzel çekemedim, aceleyle ve telefonla olduğu için malesef :(






Bu da soğuk günlerin vazgeçilmezi :)) Kaloriler candır can mantığım nereye kadar ben de merak ediyorum :)) Ama çok güzel yaww :)


Uzun bir postun daha sonuna geldik :) Allah'a emanet olun...

28 Ekim 2010 Perşembe

soğuk havada yemek yenir ! :))

Kış geldi İstanbul'a bugün gerçekten hava çok sert ve yağışlı, mübarek hiç durmadan yağıyor geceden beri. Bu da yemyesildeniz ve ailesi için sebze çorbası vakti geldiğini gösteriyor :))


Bizim tükkandan yağmur manzarası


Ben soğuk havalarda en çok yaptığım çorbalardan biri brokolidir. Kuzenim Bursa'da brokoli yetiştiriyor ve sağolsunlar hep bana da gönderirler, annemler gidip dönmediği için henüz gelmedi bu sene :)

Dün de canım kabak çorbası çekti. Aylin'in blogunda görmüştüm, bir de böyle deneyeyim dedim. Gerçekten çok çok güzel oldu. Bütün tencere bitti. Tekrar teşekürler Aylincim.

Tarif için buyrun. Ben tarifte minik değişiklikler yaptım sadece. Tereyağ yerine 1 çorba kaşısı ayçiçek yağı, 1 çorba kaşığı zeytinyağı koydum, yarım paket tavuk bulyon koydum ve bunun için tuz koymadım (milletçe çok tuz tüketiyormuşuz ve bu çok zaralıymış, onun için tuz ve şeker tüketimize çok dikat etmemiz gerekiyor, söyleyene bak o da ayrı konu :), çok az brendırdan geçirdim, ama kabakları eritecek kadar değil, birkaç saniye sadece, dereotum kalmadığı için koymadım ama olsaydı süper olurdu :)




Sizin de denemenizi tavsiye ederim, ne kadar güzel olduğuna inanamayacaksız. Özellikle brokoli, kabak çorbası vs denemekten korkanlar, sebze yemeyen aile fertleri bulunanlar (özellikle çocuklar) için kesinlikle tavisiye ederim. Eltimin 2 yaşındaki kızı dün 2 kepçe kabak çorbasını bayılarak yedi, ki ama normalde hayatta kabak yemez. Abu bana çooba yapmış diyo birde cadı :) (abu da ben oluyorum :))
Sosyal mesajımı da vereyim; kabak, brokoli, ıspanak vb. çorbalarını yiyelim, yedirelerim :))

Bugün de, Maggi'nin hazır soslarının güzel olduğu duyumundan yola çıkarak tavuk yaptım. Bence gayet güzel. Böyle hazır şeylerin ne kadar sağlıklı olduğu tartışılır ama arada yapılabilir bence, üstelik gayet lezzetli.



Ben soğanlısını yaptım, bu ambalajların içinde çıkan pişirme poşetinin içine soğan sarımsak da attım, yanına kızartma yerine fırınlanmış patatesler (tepsiye patatesler konur, üzerine biraz zeytinyağı, kekik, fesleğen, kekik, ohh muhteşem :)




Yarın 29 Ekim münasebetiyle tatil ama çalışan kadın için bu, aileyle uzun kahvaltı, temizlik, temizlik, temizlik ve ütü demek :)

Allah'a emanet olun...

tesetturasktir.blogspot'dan güzel hediyeler!!

Tatlı blog sahibesi tesetturasktir.blogspot'un sahibesi çok güzel hediyeler veriyor.

Buyrun

http://tesetturasktir.blogspot.com/2010/10/blogumun-ilk-cekilisi-baslamistirrrr.html

 

27 Ekim 2010 Çarşamba

yemyesildeniz'in kozmetik macerası :)

Dün akşam ablamla buluşmak için, onun iş yerine yakın olan Beyoğlu'na gittim.

Gittiğim saatde O henüz işten çıkmış olmadığı için biraz dolaşayım, renklere dalayım dedim :)

Normalde makyaj yapmıyorum, ancak tesettürlü olsak da, tüm kadınlar gibi (tamam tüm değil ama tüme yakın :) bende renk renk makyaj malzemelerine bakmayı, arada da almayı çok seviyorum. Kullanmayacağım şeyler de aldığım oluyor, evde sürerim diye ancak genelde kontrollüyümdür, çok fazla aldığım söylenemez. Sevdiğim yerden biri de Beyoğlu MAC, ürünler hoşuma gidiyor.



Kolleksiyonu adını hatırlayamadım, ancak çizgi filmlerdeki fena kişilikleri görüyoruz :)



Rengarengarengarenk :))


Burada bir ürün denedim, adını aklımda tutmadım tabi ama bilenler vardır, fondoten değil ama yüzünü rotüşlü gibi gösteriyor, krem gibi bir şey, fondoten kullanamana bile çok fazla gerek yok. Fiyatı 60 lira civarındaydı. Bir dünya ürüne, hmm çok güzelmiş, diye uzaktan baktık ve çıktım. Aşağıya doğru bir kozmetik mağzası olduğunu hatırlıyorum. Dedim gideyim de bir rimel alayım gelmişken, lazım :) Vee eğlence başladı! Mağzaya girdim, "bir rimel bakmıştım" diye bir cümle kurdum, gerisini hatırlamıyorum. En son kasada elimde 5 - 6 tane ve fiyatı 200 lirayı bulan ürün vardı ve yanına verilecek hediyeyi seçiyordum!!

Olay şöyle ceyran etti.

 "Bir rimel bakmıştım" cümlesinin ağzımdan çıkmasıyla görevli abla beni bir ablaya teslim etti. Artık profesyonel bir kozmetik uzmanın güvenli ellerindeydim. Ordaki başka bir markalara bakmaya fırsat bulamadan adını hatılayamadığım ve ablanın elit bir İtalyan markası dediği gruptan bir rimeli aldı, sürdü, oo çok güzel oldu dedi, diğer ablaya onaylattı ve rimeli verdi bana. Zaten indirimde dedi bir de. Devam etti, makyaj yapıyor musun. Hayır. O zaman consalter mıdır adını tam bilemediğim göz etrafına sürülen, sanırım aydınlık verici bir ürün sürdü. bak ışıltı verdi ve makyaj da yapmana gerek yok bu süper dedi. Üzerine bir kaş kalemi verdi. Aa cildin çok kuruu diye devam etti (evet cildim yağlı değildir, kuru demiyoruzz yağlı değil diyoruz biz :)) ama dedi olmaz aa bak kırışıklar da başlamış! Ben şok bi dakka bi dakka nee kırışık mı?? Noluyo ya derken elimde naturel ve çok başarılı olduğunu söylediği anti-aging kremi vardı. Evet hiç bir markayı hatırlayamayan yemyesildeniz bunu hatırlıyor :) Sea Beauty 
Hayatımda hep aa ne kadar küçük gösteiyorsun denen, üniversitede herkes kapıdan geçeren sen ancak liseye gidiyorsundur denip kimlik sorulan, evli olduğuna inanılmayan ve hep bunun rahatlığıyla yaşan bünyeme ağır bir darbe olarak geldi bu kırışıklıklar! Abla devam ediyor, gözenekler de açılmış, bak sana bu toniği vericem,  bu da gündüz kremi, şu kadar zamanda bir şu kadar miktarda şu ürünü kullanacaksın, bak onu alacağına 20 lira fazla ver, vücüt bilmem nesiyle al, hoop bunda kampanya var, getir bak elini, hoop sürdük bunu, öteki elinle karşılaştır bak ne kadar yumuşak yaptı... diye gidiyor durum. Bende aaa eveett diye dinliyorum, ama içimden sürekli, kendine gel, millet aç yaşıyor, günahtır, bunlara 200e yakın para vericeksin, israftır, emin misin bunlara ihtiyacın olduğuna diyorum. Ama hipnotize olmuşum sanırım :)

Neyse geldik kasaya yanıdan vereceği hediyelere bakıyor bir yandan kasadaki görevli işlemini yapıyor, kredi kartı tabi verdim, kız demez mi, kartın son kullanma tarihi geçmiş, işlem yapmıyor. Bana kal geldi, ilk defa böyle bir şey oluyor, kartın süresi varmış ve gün dolmuş, utandım bozuldum ve geri bırakmak zorunda kaldım. Abla da o kadar uğraşmıştı benimle, üzüldüm, hellalık aldım çıktım.

Çıkınca dedim, hayırlısııı :)

Bu durumun şokuyla naptığını bilmyen yemyesildeniz Mango'ya girer direk :)

Sizin için Beyoğlu Mango'dan birkaç güzellik çektim.

Hmm çok başarılı, rengi de beğendim.






Sonunda ablamla buluştuk, anlattım olayı. Sen artiz misin, soy kiviyi kabuğunu koy gözünün altına tamam işte  dedi :)) Onda da Avon kataloğu vardı şansa,  Avon'un son zamanda çıkardığı güzel bir rimel var, ondan sipariş verdik 12 iraya. Mevzu kapandı :))

Kıssadan hissemiz, sanırım benim yapım bu kozmetik olayına çok bir yatkın değil. Yani düzenli olarak bu ürünleri kullan kardeşlerimi tebrik ediyorum ve saygı duyuyorum bakımların dolayı. Ama benim şahis kanaatim, kendimi bunlara çok kaptırmam gerektiği. Var işte bir tonik, bir temizleyici, bir yüz kremi, bir peeling, yeter. Allah sağlık versin cümlemize, yoksa hepimizin kendine göre güzelliği var bence.

Not: Fotoğraflar cep telefonu ile çekildiği için çok bir muhteşem değil :)  

Sevgiler...

25 Ekim 2010 Pazartesi

Haftasonu gezisi: Tekirdağ- Edirne

Evet iki önceki postta da bahsettiğim üzere, süpriz bir kararla cumartesi günü Tekirdağ - Edirne'ye gittik.

Önce ani kararımız karşısında hazır olabilecek :) 2 arkadaşımızı da aldık (bir çift onlar aynı zamanda :), sonra düştük yola. Önce Tekirdağ'da yaşayan arkadaşlarımızı aldık, (arkadaşımız evlendi, O da bu sene 1 çift oldu :)) eve girmeden direk Edirne'ye devam ettik. Tabi yine arabaya doluşmak şeklindeyiz haahaha :)) 2 araba gitmeyelim dediler, arkadaşlar emin misiniz bakın 1 - 2 saat yol burdan Edirne, yok gideriz. İyi bakalım. Arkada 4 kişiler, ben hanım ağa şeklinde önde haha :)

Açlıktan bayılmak üzereyken Edirne'ye vardık :) Ciğeri meşhurmuş ki ben hayatta yemem, ekipteki diğer kızlarda yemez :)

Biz de bu beyti sarmayı yedik ımmm :) Yok valla ben tek yemedim, bu kadar büyük geleceğini hisseden sezilerim sayesinde 2 kişiye 1 tane söylemiştik :)



Ardından gelen güzel künefe ise çok çabuk bitti, fotoya yetişemedi :) Dikkat etmişsinizdir, bu ekipte yemek yerken, baştan foto çektin çektin, yoksa bir kaç saniye sonra her şey için çok geç olabilir :))

Yenmiş içilmiş :)



Yemekten sonra akşam ezanı vaktinde Selimiye Camisi'ne gittik. Mimar Sinan'ın ustalık eserim dediği harika bir cami. Türk mimarisinin en önemli eserleir arasında gösterilmekte.


Saat gec olduğu için hava karanlık tabi, uzaktan görünüşünü çekemedim, internetten aldım.


Sokaklarda biraz dolaştık, çok güzel eski evler var.



Sonra Meriç'in üstünde köprünün yanındaki çay bahçesinde otuırduk çay içtik. Hava soğudu, Tekirdağ'a eve döndük. Tabi artık bir süre sonra arkadaki 4 kişi benim önde yayılmama uyuz olmaya başladı :)) Vayy demek öyle paşam, iyi mi böylee, şeklindeler :)) Hiiç aldırış etmedim, iyi böyle :))) Evde de bir yensin içilsin faslından sonra bayılmışız.

Ertesi sabah da süper kahvaltımızı yaptık uzunca bir süre, tabi fotoğraflayamamışım o arada :) Çocuklar çiftliğe gitti, biz kızlarla pazar keyfi yapıp gazete okumak ve kullanmadığımz ama aldığımız makyaj malzemelerini konuşmakla meşgul olduğmuz için çiftliğe gitmedik, inekciklerin de fotolarını çekemedim :) Öğleden sonra akşamdan önce yola çıkıp İst'e döndük.

Bir maceramızın daha sonuna geldik. Hayırlı günler kızlar...

İlk ödül ve ilk mim :))

Güzel arkadaşlarım yesilmutfaktantarifler ve seraplahayat sayesinde ilk defa blog ödülü aldım ve ilk defa mimlendim :)

Canlarım beni de düşündüğünüz için size çok teşekkür ederim, çok naziksiniz.

Ödülümüz

Bu ödüllerin kuralı olarak sanırım 15 blogera vermek gerekiyor. Ancak ben de ödülü tüm bloger arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum. Bir şeyler paylaşmanın mutluluğunu bana yaşattığınız, destek verdiğiniz ve varlığınız için hepinize teşekkür ederim. Duygulanıyorum bak uzatmıym fazla :)

Bir de mimiz var :) Bunda ise en çok okunan yazılarımız sıralanıyor. İlk 5imiz;

1. http://yemyesildeniz.blogspot.com/2010/10/ikea-evimizin-her-seyi.html

2. http://yemyesildeniz.blogspot.com/2010/10/sevecenin-guzel-hediyesi.html

3. http://yemyesildeniz.blogspot.com/2010/10/dogumgunu-kutlamalar.html

4. http://yemyesildeniz.blogspot.com/2010/09/cici-elbise-hediyeee.html
5. http://yemyesildeniz.blogspot.com/2010/10/hediye-kazanmsm-oleyy.html
Ben de 3 kişiyi mimleyeceğim ama sanırım bu mimden daha önce onlara gelmiş olabilir. Olsun canım, bloger arkadaşlarıma bir mim de bende olsun :))

umutsepeti
cicicinin guncesi
sevecen

Haydi bakalıımm :))

Bu arada arkadaşlar, birkaç gündür izlemeye almaya çalıştığım bloglar var ama hepsinde sürekli hata veriyor, hiç birini izleyemiyorum. Siz yapabiliyor musunuz, yoksa bende mi sorun var acaba?

24 Ekim 2010 Pazar

İKEA evimizin her şeyi :)))

Cumartesi günü kocim süpriz yaptıı :))) Cuma gecesi, yarın Edirne'ye gidelim dedi. Gezmeyi çok severiz de biz :) Oleyyy :)

Cumartesi sabah kahvaltı yapalım sonra önce Tekirdağ (Saray) sonra Edirne'ye gideriz dedik. Tekirdağ'da, yine bizim ekipten fekat veteriner olduğu için Tekirağ Saray'da (çiftlikte çalışıyor) oturan arkadaşımız var.
Biz de kahvaltıya İkeya gittik :)) Sonra bizim ekipten bir çift arkadaşı aldık ve Tekirdağ'a gittik. (orda kalacağımızdan, diğerlerinden h.sonu çalışanlar olduğu için, o sıra müsait olan 4 kişi gittik)
Önce evimizin her şeyi İkea'dayız :))

Biz İkea'ya çok yakın oturuyoruz. Aslında iş yerime çok daha yakın. yürüyerek 10 arabaya 2 dakika :)) Ama çok tehlikeli hareketler bunlar. Napıyoruz işten çıkıp eve gidiyoruz, İkea'ya falan gitmiyoruzz :)

Evet, İkea'da kahvaltı, oldukça başarılı :)) Tek başıma değil canımmm, ikimizin kahvaltısı bu :))



Man in black olmuşum :) Evim gibi rahatım maşallah :)


Cici mutfak :))


Aydınlıkkk


Güzel tablolardan biri


İkea'ya kahvaltıya gitsek de bişiiler almadan çıkılır mı canımmm :))


Çiçekleriimm, pembe - sarı



Bunu da şallarımı asmak için aldım. Şal çok kullanırım da :) Böyle yuvarlak yuvarlak yerler var, şallar vb. asılabiliyor.



İkea'da kahvaltı 12 tl, çiçekler 8 tl, şallık askı 10 tl, kociyle ikea keyfi paha biçilemezz :))
Bir dahaki posta Tekirdağ - Edirne gezisii :))


20 Ekim 2010 Çarşamba

Sevecen'in güzel hediyesi :))

Geçtiğimiz günlerde http://sevecensevecen.blogspot.com/  blogunun güzel sahibesi etol ve eşarp vereceğini yazmıştı. Ben de katıldım ve bana çıktııı, bakınız :) Hayatımda ilk defa bir yerden bir şey kazanmanın mutluluğun yaşadım :)

Tam da doğumgünümde sevgili Sevecen'in gönderdiği 5 etol ve 1 eşarp kargoyla geldi :)) Çok güzel bir duyguymuş :))

O kadar güzel etoller ve eşarp ki, bayıldım. Güzel arkadaşımıza burdan tekrar çook teşekkür ediyorum. İnşallah hayatın boyunca güzel hediyeler alıp mutlu olursun tatlım :)

Şimdi bir kaç fotoğraf :))






fashionandmakeupfreak'den hediyler

Kızlar fashionandmakeupfreak.blogspot.com çok güzel hediyler veriyor.

Katılmak için buyrun;

http://fashionandmakeupfreak.blogspot.com/2010/09/hediye-cekilis-giveaway.html

17 Ekim 2010 Pazar

Doğumgünü kutlamaları :)))

Evet efendim, 27 yıl önce bugün dünyaya gelmişim. Rabbim hepimize hayırlı ve sağlıklı ömürler nasip etsin. Ben size bu yılki kutlamalar ve hediyelerden bahsediyim :))

3 gün 3 gece süren doğum günü kutlamalarım için cuma akşamı annemlere gittik :) Ablam bu güzel profetörellü pastayı almış bana. Ailecek mutlu mesud kutladık. 85 yaşındaki babanemin bombası ise şöyleydi:

Babanne: Sen kaç yaşına geldin kızım.
Ben: 28 babanne.
Babanne: Nee o kadar oldun mu. İyi ki evlenmişsin yoksa evde kalmış olacaktın.
Ben: ???!! Nası yani, peki babanne :))))


Ablamın hediyesi bir hırka ve bir eşarp.






Pazar günü de arkadaşlarımız geldi bize. Sağolsunlar çok güzel bir gün geçirdik beraber.

Ben de onlara çok güzel yiyecekler yaptım, cumartesiden başlayarak :)) Onlar da çok güzel hediyeler almışlar sağolsunlar :))



Önce mamalardan başlıyım :)) Büyük bir hızla tüketildii için pek çekemedim :))) Malum biz yine 13 kişiydik.


Öncelikle meşhur pastam. Sadece çok sevdiğim insanlar içi pasta yaparım. misal kendim :))) Kızılderili olsaydım, Kendi Doğumgünü Pastasını Kendi Yapan Terazi olurdu adım :))
Ben hazır pastaları pek tercih etmem belli bir kaç yer dışında. Bizim oralarda da bu belli patacılar olmadığı için kendim yapmayı tercih ettim. Bu pasta çok güzel ve hafif, pasta sevmeyenlerin bile bayıldığı bir şey oluyor. Yalnız bir uyarı, eğer vaktiniz darsa, hazır pastabanla pasta yapın, yoksa biraz panik olabilirsiniz :))

Hazır pastabanlar bizim ekibe küçük geliyor :)) Onun için pandispanyayı da iç kremasını da ben yapıyorum, daha büyük oluyor :))  Pasta ve pandispanyanın tarifini paylaşmak istiyorum ama çok uzun bir post olacağı için önümüzdeki posta vereceğim.

Muzlu - kivili- cevizli pastam :) Immm çok başarılı :))


Burada incirli - cevizli tatlı (favorilerdendi), kedidilli yalancı ekler (tarifi ayserose'un blogudan alınmıştır, kendisine teşekkür ederiz), Sedanın yaptığı sade poçalar (yarısı sade yarısı peynirliydi), yoğurt tatlısı ve pastam gözüküyor.
Yarısı patatesli (peynirli yemeyenler için) yarısı peynirli tepsi böreği de vardı, arkadaşım yaptı, ama masaya getiremeden yenmeye başlandığı için o kargaşasa çekemedim :))


Kısır, patates salatası, peynirli poça - sade poça, yalancı ekler,incirli cevizli tatlı, pasta.

Bu incirli tatlı muhteşem bir şey arkadaşlar

Kısır ve patates salatasız olmazz, burda peynirli poçalar da var :))


Geçelim arkadaşlarımın aldığı güzel hediyelere.

Eşarbı çok beğendimm...



Füme rengi hırka,


Çantaaa, çok beğendimm, minik kalbi de var :))



Dekoratif mumlukar, çok şık

Çok güzel kokoş kollu yarım hırka, üstte güzel duruyor da burda belli olmamış :)


Ardından akşam - gece arası hava çok güzel diye Cankurtaran Belediye Tesislerine gittik, dışarda oturduk. Tavsiye ederim biz yazın hep gideriz, güzel bir yer. 10da kapanıyor normalde ama, o kadar kişinin gülmelerini bölemedikleri için heralde, biz de kendimizi kaptırdığımız için beklemişler, baktık saat 11 oluyor biz anca toparlandık:)) Orda foto çekmemişim :)

 Görüşmek üzere kızlar Allah'a emanet olun...